TASARIMCI GÖZÜNDEN...
Doğduğumuz, büyüdüğümüz ortamın yanı sıra, büyük kısmı Mimarlık eğitimi esnasında temeli atılan çevremize bakış şeklimiz ve gelişen olayların devamında, iyi yaşam üzerine yaratıcı pratikler deneyimlemeye başlarız. Okul süreci boyunca aldığımız eğitimin yoğunluğu ile pek de farkına varmadan, farklı perspektifler ve disipliner bir yaklaşım ediniriz. Yıllar geçtikçe de cebimizde biriktirdiklerimizin sonucunu, önce kağıt üzerinde sonra gerçekte yaşamaya ve yaşatmaya başlıyoruz. Profesyonel olarak mesleğimizi icra ettiğimiz sahaların yanı sıra; gün içinde neredeyse el attığımız her işi “-Daha farklı nasıl olabilir?” diye düşünerek deneysel bir yaratıcı bakış açısı ile her seferinde yeniden keşfetme, ortaya koyma arzusu duyarız. Bu arzuyu pek çok süzgeçten geçirerek elimizde kalana baktığımızda, farklı disiplinlerin ortak hafızasından da beslendiğimizi fark ederiz.