Yer, yıl: Unkapanı, İstanbul 2007
İşveren: İstanbul Büyükşehir Belediyesi
İş kapsamı: Cephe Aydınlatma Tasarımı ve Danışmanlığı
Dünyanın en eski ve değerli şehirlerinden biri olan İstanbul, boğazı ve yanından kıvrılarak ileryen ‘Altınboynuz’ ünvanıyla Haliç, yaşanan kültür ve medeniyetleri ile her zaman diliminde bir cazibe merkezi olmuştur. Sular ile çevrili uzun bir hikayesi olan bu etkileyici şehirde, asırlar boyu inşa edilip günümüze kadar gelebilmiş her cami, kilise, çeşme, sur ve kemer kentin farkı yerlerinde değerini ortaya koyar.
Sular şehri İstanbul da bir suyolu ‘Bozdoğan Kemeri’ nin hikayesi Roma ve Erken Bizans döneminde başlar. Eski adı Valens Kemeridir. Osmanlı döneminde onarılarak yeniden kullanmaya başlanmış. Yedi tepeli İstanbul’un 3.ve 4. tepeleri arasındaki vadide uzanan kemer, şehrin dışından şehre su taşımak için inşa edilen su şebekesinin yer üstünde bulunan parçasıdır. Günümüzde Unkapanı-Yenikapı yönüne giden trafiğin altından geçtiği kemer, konumu ile bir sınır izlenimi verir.
Bütün ihtişamı ve yaşanmışlıkları ile genelde altından hayranlık ile geçip gittiğimiz kemerin, gece neler hissettirmesi gerektiği, diğer kentsel değerlerin içinde nasıl bir değer taşıyacağı tasarımın başlangıcı için önemli bir konu oldu. Öyle birşey olmaydı ki, tarihi geçmişini, uzunluğunu, su çağrışımını vurgularken aynı zamanda görsel konfor ve güvenlik kriterlerini de tamamlayarak kent silüetine de saygılı olmalıydı. Atılacak her adım, ilerideki bir İstanbul Aydınlatma Master Planın parçası niteliği taşımalıydı.
Konumu ile iki vadiyi birbirine bağlaması, tarihi geçmişi ve mimari özellikleri ile, çok değerli bir gerdanlığa benzetilmesi ve *Haliçin silüetinde bir gerdanlık* adı ana temanın belirleyicisi oldu. Tarihi geçmişini ve değerini, ifade eden sarımsı-turuncu sıcak ışık rengi, uzunluğu, büyüklüğü ve sınır izlenimini kuvvetlendirmesi için kemerin iki taraflı cephesinde boydan boya kullanıldı. Yapım nedeni olan su öğesi, kemerlerin içinde maviye yaklaşan beyaz ışık rengi, geçmişten günümüze, çağdaş, yenilikçi ve derinlik veren bir ifade olarak yorumlandı.
Tüm bu hissedilenler doğrultusunda, bu konsepti sayısal olarak doğrulayacak ışık kaynakları, reflektör özellikleri, konumlandırılmaları ve ışık değerleri bilgisayar ortamında 3D model üzerinde noktasal olarak çalışıldı. Yapılan hesaplamalar sonucunda belirlenen ışık kaynakları gece yerinde yakılarak farklı zaman dilimlerinde uzman ekipler ile aşamalı olarak test edildi. Belediye ekipleri ve tasarım grubu iş birliğinde süren demo çalışmalarında, sayısal değerlerin yanısıra görsel konfor ve hissetirmesi beklenilen efektler ayrı ayrı ayarlandı. Yapılan uzun testlerin sonucunda özellikle ön cephe için kamaşmaya, vandalizme, suya ve tasarım kriterlerine cevap verebilecek kent mobilyası niteliğinde özel bir kasa sistemi içine gizlenen projektörler öngörüldü. Kemerlerin içleri için, yüksek ulaşım araç geçişlerinde bile kamaşmaya neden olmayan ve düzgün ışık dağılımı sağlayabilen konumlar tespit edildi.
Artık, kemerin yeni yüzü ile gece Haliç silüetinde belirgin bir iz görünmekte. Topkapı sarayından Kariye Camii ne kadar olan dilim içinde, çevresindeki aydınlatılmış camiler ile çevrilmiş kemer bir gerdanlık gibi değerini ortaya koyuyor. Yakın çevresinde ise, kemerin tamamen aydınlatılması ile kullanıcı profili değişip artık çocukların oynayabildiği güvenli alanlara dönüşü sevindirici bir sonuç. İyi aydınlatılmış bir kent ya da kent bölgesi kendi kullanıcılarına yani orada sürekli yaşayanlara birçok yönden mutluluk ve sahiplenme duygusu getiren, yaşanabilir ortamlar yarattığı gibi, turizm açısından da olumlu etkiler sağlayacağı kuşkusuz.
Görsel ve işlevsel açıdan başarılı aydınlatmalar gerçekleştirildiğinde, özen gösterilmiş, çekici kentler ya da çevrelerin oluşturulması yanında yaşanılan ortamlara iyi bir çevresel nitelik kazandırılması da söz konusudur. Bu doğrultuda yapılacak her çalışmanın 2010'a hazırlık niteliği taşırken aynı zamanda Master Plan oluşumunun kaçınılmaz bir parçası olacaktır.