portfolyo




DOĞRAMACIZADE ALİ SAMİ PAŞA CAMİİ

Yer, yıl:         Bilkent, Ankara 2007
İşveren:        Doğramacı Vakfı
Mimar:          Erkut Şahinbaş
İş kapsamı:  İç Mekan, Peyzaj ve Cephe Aydınlatma Tasarım ve Danışmanlığı

Işık insanların inandığı ve güç aldığı bir öge aslında. Her din için ışığa yönelmek, tanrıya yönelmek ona inanmak ve sığınmak olmuştur belki de…

Farklı din ve inançlara saygı geleneğimiz uyarınca Hıristiyan ve Yahudilerin de ibadetine olanak verecek şekilde Doğramacı Vakfı tarafından yaptırılan, Yüksek Mimar Erkut Şahinbaş tarafından tasarlanan bu cami; Osmanlı camilerinin külliye mantığı temel alınarak sergi, konser ve panel gibi etkinliklerin de düzenlenebileceği bir kompleks olarak biçimlendirilmiş.

Yapının planı Osmanlı cami mimarisinin yalınlaştırılmış bir örneğini sunuyor. Buna karşın göğe doğru yükselen kubbe ve minare öğelerinin haricindeki ana kütle; daha çok, büyük sırrı saklar gibi kütlesel, ağır ve mütevazı bir görünüme sahip. Brüt beton ve travertenin uyumlu bileşimi ile yatay düzlemde yayılan, şatafattan arınmış bu ana gövde dışa kapalı ve sır vermez gibi gözükse de düşeydeki yırtıklar ve kopmalar gün ışığını hacmin içine kontrollüce alıyor ve bu ışık kapıları insanları ibadethaneye davet ediyor.

Tasarımı ve teknik özellikleri ile fark yaratan bu yapıda ışığın yönlendirici gücünün merkeze odaklanarak ustaca kullanışı aydınlatma tasarımı konseptini geliştirmede nirengi noktasını oluşturdu. Bu temel yaklaşım paralelinde adeta koruyucu bir kabukla sarmalanmış gibi duran merkezdeki kütle aydınlatılarak onun davetkârlığı ve tanımının gece görüşüyle yeniden vurgulanması planlandı. Böylece günışığının oluşturduğu etkinin tersine, bu kez düşeydeki yırtık ve aralıklardan dışarıya doğru hareket eden ışıkla gökyüzüne açılmış bir çift elin içinden taşan “nur” betimlenecekti.  Cephenin tümünde sıcak renkli ışık kaynakları kullanılarak, yapının çağrıştırdığı içsel huzur ve dinginlik açığa çıkarılmaya çalışıldı. Bu doğrultuda tercih edilen, bakım ve işletim giderleri düşük, enerji tasarrufuna uygun, uzun süreler işlerliğini sürdürecek ve gerektiğinde kolay müdahale edilebilecek tipte 2700K T5 flüoresan armatürler cephe kaplamasında kullanılan taşın dokusunu ve rengini daha da belirginleştirerek istenen etkinin yakalanmasında yardımcı oldu.

Ana girişten iç mekâna yönelirken tavandan süzülerek gelen lineer ışık orta avludaki çatı aydınlatması ile birbirini tamamlayarak misafirleri daha büyük ve geniş bir alana çıkmaya hazırlanıyor. Avlunun üst duvarlarının çepeçevre aydınlatılmasıyla cami kelimesinin kökenindeki toplanma, bir araya gelme kavramlarına gönderme yapılmakta. İnsanların bir araya geldiği ilk mekan olarak davetkar, sade ve huzurlu olması gereken bu bölümde endirekt flüoresan armatürler nişlere gizlenerek kullanıldı.

Orta avluya yan cephelerden ziyaretçilerin genel girişini sağlayan ve yatayda kompozisyonu tamamlayan köprülerin ön yüzeyleri yere gömme kamaşma filtreli armatürler ile aydınlatılarak merkezde bir bütünlük ve ışık kütlesinin tanımının güçlendirilmesi amaçlandı.

Cenaze avlusundan, kolonlar ve yapısal elemanlar karanlıkta bırakılarak belirginleştirilen Ankara manzarası görülebilir. Bu görece loş ortamda, gizlenmiş ışık kaynaklarının aydınlattığı koyu mermer musalla taşları ise yaşam ile ölüm arasındaki ilahi ilişkiyi hatırlatır.

Orta avluya bakan ibadet mahallinin ahşap ana kapısından içeri girildiği anda mekanın derinliğini bozmamak için sade gömme armatürler, avizeler ve düşük ışık seviyeleri öngörüldü. Özellikle vurgulanan mihrap ve çevresinin zarafeti ana kapı açık iken avludan bile fark edilmekte. Girişte, içerideki atmosfer ile ilgili ipuçları veren avizeler son cemaat mahallinde küçük bir model halinde sizi karşılar. Gündüzleri güneşin hareketiyle mekanın içine farklı renklerin yansımasını sağlayan cam kubbe, hava karardığında flüoresan ışık kaynakları sayesinde mavinin farklı tonları ile tanımlanıyor. Merkezi temsil eden bu kısımda çelik karkas sistemine eklemlenen lineer flüoresanların yanında, alt kotta kullanılan aplik, avize ve spotların desteği ile kubbe vitrayları üzerinde oluşturulan mavi alevler ise seyredilmeye değer.

Kubbeyi çevreleyen düşeydeki duvarlar üzerinde hattatların altın varak üzerine çalıştığı özel elyazması Allah, Muhammed yazılı panolar dim edilebilir halojen wallwasher armatürler ile aydınlanırken, kubbenin içine gizlenerek takılan dar açılı spotlar ile duvar yüzeyinden daha da öne çıkarılarak önemi vurgulanmıştır. Caminin en özel yerlerinden biri olan mihrab yüzeyleri, daha güçlü şekilde vurgulanarak taş dokusunun belirginleştirilmesi öngörüldü. İmamın arkasında kalan ışıklı kütleler yönü vurgularken, aynı zamanda rahat bir görüşte okuma imkanı vermektedir. Kolonların arka planlarında kalan asıl cami kabuğu gündüz çatı ışıklıkları ve yüzey yırtıklarından gelen ışık ile aydınlanır. Gece ise gizlenen wallwasher seti aynı hissi vurgular, yüzeylerde bulunan hat işçiliklerini ve yazıtları en doğal şekilleri ile ortaya çıkarır. Bu yüzeyler aynı zamanda kubbenin konstrüksiyonu üzerine gizlenmiş dar açılı halojen armatürlerle vurgulanIp seçilen senaryoya gore farklı anlamlar yaratır. Aydınlatma sistemi kolonları ve arka planı birbirinden aydınlık karanlık ilişkisini kullanarak ayırıyor ve mekanın derinliğini destekliyor.

Alt kat ibadet mahalline giden kolonlar arkasına gizlenmiş merdivenler 10 m yükseklikten dairesel ışıklıkların seviyesindeki dar açılı armatürlerle aydınlatılır. Bu alt kat ana ibadet mahallinin kubbesiz küçük bir modeline benzer. Mihrap gündüz iki kenarında bulunan ve üst katla ışık bağlantısını sağlayan iki yırtıkla tanımlanır. Yukarıdan mekana süzülen ışık, girişleri tanımlarken kullanıcılara ana mahalli hatırlatır. Bu ışık gündüz çatı ışıklıkları ve köşelerdeki yırtıklardan doğal yolla sağlanırken; gece ise ana ibadet mahalli tavanında kullanılan wallwasher setleri ve dar açılı spot setleri ile elde edilir. Yine buradaki avizenin tasarımı ve kolon apliklerinin kullanımı da yukarıya referans verir.

Caminin genelinde, hacmi tanımlayan atmosferin seviyelerini kademelendirmek, istenmeyen etkileri önlemek ve derindeki etkiyi yansıtmak için geniş kapsamlı bir ışık kontrol sistemine başvuruldu. Sistem saat dilimlerine göre istenilen ışık senaryolarını yansıtırken sadece kullanım zamanında çalışmalarını sağlayarak enerji tüketimi yönünde tasarrufa gidildi.

Yapı Ankara’ya hakim büyük bir arazi üzerine konumlanmıştı. Arazi içinde doğal eğiminden oluşan yönlendirme tasarımın bir parçası olarak kullanılmış, yeşil örtü daha da zenginleşerek yaya ve araç kullanımına uygun olarak tasarlanmıştı. Çevredeki alanların aydınlatması için kendi içinde belli bir konseptte aydınlanan yapının önüne geçmeyecek bir tasarım düşünülmeliydi. Bunun için çevre aydınlatmada, bina kadar sade ve sadece zemine ışık veren direkler, yaya alanlarında ise yine zemine ışık veren yalın çizgilere sahip bollardlar kullanıldı. Işık seviyeleri çevreyi güvenli bir biçimde tanımlayacak düzeyde tutulurken, bitki aydınlatmaları ile de görsel yönlendirmeler yapıldı.

Mimarisi, teknolojisi ve çok amaçlı kullanımı ile bir örnek teşkil edecek cami Eylül 2008’de ibadete açıldı. Tüm aydınlatma detaylarının konsept tasarım aşamasında planlandığı gibi sonuçlanması da iyi bir ekip çalışması ile birlikte elde edilen projenin başarısının altını çizdi.